Ketojenik Diyet Nedir?

Diyetisyen Rabia Ela Ertem

Ketojenik diyet belki son birkaç senedir gündem de olsa da aslında sağlık alanında özellikle epilepsili çocuklarda atakları azaltmak amacıyla 100 yıldan uzun süredir kullanılıyor. Bu diyet modelinin bu kadar popülerleşme sebebi ise bir süredir kilo vermek amacıyla uygulanıyor olması. Peki ketojenik diyet tam olarak ne anlama geliyor, nasıl işliyor ve işe yarıyor mu?

Ketojenik diyet, temelde vücuttaki enerji kaynağının değiştirilerek farklı bir yoldan enerji ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor. Beslenme düzeninde oran olarak karbonhidratlar oldukça düşük bir seviyedeyken protein alımı orta düzeyde tutuluyor ve yağ oranıysa oldukça yüksek bir seviyeye çıkarılıyor. İşte bu şekilde normal bir diyette karbonhidratlar yani glikoz ana enerji kaynağıyken ketojenik diyette vücuda tanıdık olan ikincil enerji kaynağı keton cisimcikleri kullanılmaya başlanıyor (1). Keton cisimcikleri normal şartlarda uzun süreli açlıkta ve uzun süreli egzersizde kullanılan ikincil bir enerji yolu halinden diyet alımıyla birlikte ana enerji yolu olarak kullanıma açılıyorlar.

Genel olarak ketojenik diyette günlük yaklaşık 50 gramın altında karbonhidrat tüketimi hedeflenir. Bu şekilde söylendiği zaman çok bir anlam ifade etmiyor olabilir. Bu miktarın kabaca ne kadar karbonhidrat demek olduğuna örnek verecek olursak 2 ince dilim ekmek veya 1 porsiyon meyve bu miktara eşittir diyebiliriz. Ketojenik diyet gerçekten de çok kısıtlı ve diğer yandan da yağ porsiyonu bakımından çok önü açık bir diyet modelidir. Bu yüzden yeterli enerji alım miktarına ulaşmak eğer bir diyetisyenle çalışılmıyorsa çok kolay olmayabilir. 

Karbonhidrat alımının 50 gramın altında tutulması ve ketonların ana enerji kaynağı olarak kullanılması insülin salınımında düşüşe ve yağ deposunda yağ yakımının artışına yol açar.Ancak insülin salınımındaki düşüş kilo vermenin etkisiyle de ortaya çıkıyor olabilir. Kilo verme üzerindeki etkisiyle ketojenik diyet özellikle obez bireylerde kısa dönemde hızlı kilo vermeye yardımcı olabilmektedir ancak 6 aydan uzun dönem için sonuçlar belirsizdir (2).

Ketojenik diyet en az 2-3 hafta ila 6-12 ay arasında uygulanabilir. Bu diyet uygulanırken mutlaka böbrek fonksiyonları takip ediliyor olmalıdır. Ketojenik diyetten standart diyete geçiş de kademeli olarak ve takipli şekilde gerçekleştirilmelidir. Ayrıca bu diyet insülin ve oral antidiyabetik kullanan kişiler, hipoglisemisi olanlar, pankreatit, karaciğer yetmezliği, yağ metabolizması bozuklukları gibi rahatsızlıkları olan kişiler için risklidir (3). İlave olarak, yüksek oranda yağ tüketimi doymuş yağ içeriğinin artması nedeniyle vücutta, kötü kolesterol olarak da bilinen LDL kolesterol miktarı artabilir.

Ketonların kullanılmasına bağlı olarak elbette bu diyet türünde bazı yan etkiler ortaya çıkabiliyor:

görülebilir.

Özetle ketojenik diyet fazla kilolu ve obez kişilerde kısa vadede güzel sonuçlar almak için uygun bir diyet gibi gözüküyor uzun vadedeki sonuçlar ise belirsiz. Diyetin uygulanabilirliği ve sürdürülebilir olması için hem bu diyete uygun sağlık kriterleri sağlanıyor olmalı hem de kişiye özgü beslenme tipi, yaşam tarzı gibi faktörlerin de gözden geçirilmesi gerekli. Bu durumlardan ötürü eğer aklınızda ketojenik diyete başlamak gibi bir düşünce varsa içinde bulunduğunuz koşulları bir diyetisyenle birlikte değerlendirmek çok daha güzel sonuçlar almanızı sağlayacaktır.

Kaynakça

  1. Ketogenic Diet: A New Light Shining on Old but Gold Biochemistry. Longo, Raffaella, ve diğerleri. 10, 2019, Nutrients, Cilt 11.
  2. A ketogenic diet for reducing obesity and maintaining capacity for physical activity. Murphy, E. Angela ve Jenkins, Terrence J. 4, 2019, Current Opinion in Clinical Nutrition and Metabolic Care, Cilt 22.
  3. Masood, Wajeed, Annamaraju, Pavan ve Uppaluri, Kalyan R. Ketogenic Diet. [Internet] basım yeri bilinmiyor : StatPearls Publishing, 29 March 2020.
*Sitemizde bulunan yazılar yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Tıbbi tavsiye içermez. Yazılardan yola çıkarak herhangi bir hastalık tanısı konulamaz. Yalnızca psikiyatri hekimleri ve doktorlar hastalık tanısı koyabilir.

Paylaş: